Cocugumuz vardı bizim. Minicik bi kızımız. Oyunlar oynayacaktı. Sarkilar söyleyecekti paytak diliyle. Gozleri sen olacaktı. Ses tonu sen. Minicik elleri tıpkı seninkilere benzeyecekti. Her ozelligi sana, sadece o küçücük kalbi benimkine.. Benm seni sevdigim gibi, icten Bebeğim dedigim gibi Anne'm diyecekti sana. Sımsıkı saracaktı küçücük vücudunu seninkine. Sonra ben yorgun argın gelicektim küçük şirin evimize. Kızımız kapıyı açar açmaz boynuma atlayacaktı. Gülümseyecekti. Ben seni sormadan once mutfaktan guzel kokular gelecekti. Sen mutfagın kapısından başını uzatıp Hosgeldin Sevgilim diyecektin. Bense huzur icinde seninle konuşurken, çocugumuz girecekti aramıza. Ara sıra ödevlerini soracaktı. Ara sıra babasını kıskanacaktı o melek annesinden. Laf arasına girecekti. Ben onu kucağıma alıp oynarken gülüşü seni andıracaktı. Sen yemek hazır diyecektin sonra. En sevdiğimiz yemeği yapıp guzel ellerinle bir bir koyacaktın tabaklara. Nefis yapmana rağmen Bitanemiz beğenmeyecekti yemeği. Narin elleriyle tabağı itecekti kenarıya. Ama sen hazırlıklısın ya, çocuğumuza en sevdiği yemeği ısıtıp koyacaktın önüne. Zaman ilerledikçe çocuğumuz doğum gününü unuttuk diye küsmeye başlayacaktı bize. Ama biz unuturmuyuz sevgilim. Hemen pastayı koyup mumları yakacaktık. Çocuğumuz Yaşasın deyip atılacaktı üstümüze. Dilek tuttu. Mumları üfledi. O dumanın içtigim sigaradan geldiğini hatırlamam ise uzun sürmedi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder